28 Ağustos 2013 Çarşamba

Peki ya hırsız ???

Çin’in Guangzhou kentinde bir banka soygunu.... 

Soygunculardan biri bankadakilere bağırır: “Kımıldamayın. Para devletindir, ama hayatınız sizindir.”

Herkes sessizce yatar… Bunun adı “Zihin Değiştirme Kavramı”dır. 
Alışılmış düşünce tarzını değiştirmek…

Bu arada müşterilerden bir kadın bir masanın üzerine yatmıştır. Ama bacaklar ortada... Soyguncu bağırır: “Edebini takın. Bu bir soygun, ırza geçme değil!”

Bunun adı “Profesyonellik”tir. İşin neyse onun üzerinde yoğunlaş!
Soyguncular paraları yüklenip eve kapağı atmışlar. Daha genç olanı (MBA derecelidir) daha yaşlı olanına (ki bu ise 6 yıl ilkokuldan sonra terk): “Abi, hadi şu paraları sayalım,” der. Daha yaşlı olanı der ki: “Çok aptalsın be. Bu kadar para oturup sayılır mı? Bu akşam zaten TV haberlerinde kaç para çaldığımızı öğreniriz.”

Buna “Deneyim” derler! Günümüzde deneyim kağıt diplomalardan çok daha önemlidir.

Soyguncular bankadan kaçtıktan sonra Şube Müdürü, Şube Şefine hemen polisi aramasını söylemiş. Şef demiş ki: “Durun hele Müdürüm. Alacaklarını aldılar. Biz de bir 10 milyon daha alıp daha önce iç ettiğimiz 70 milyon dolara ekleyelim, ne dersiniz?”

Buna “Dalgayı yakalamak” derler. Berbat bir durumu kendi lehine çevirmektir bu!

Müdür der ki: “Yahu, her ay bir soygun olsa harika olurdu. Ne eğlenirdik!”

Buna “Sıkıntılardan kurtulmak” derler. Kişisel mutluluk işinden çok daha önemlidir.

Akşam TV haberleri bankadan 100 milyon dolar çalındığını açıklamış!
Çaldıkları paranın çok daha az olduğu bilen soyguncular oturup saymışlar parayı… Tekrar tekrar saymışlar. Bakmışlar hepsi topu topu 20 milyon! Çok kızmışlar bu işe:

“Biz hayatımızı tehlikeye atıp 20 milyon çalabildik. Banka Müdürü bir el hareketiyle 80 milyon götürdü. Galiba soyguncu olmak yerine doğru dürüst eğitim görmek daha iyiymiş!”

Bu “Bilgi altından daha değerlidir” demektir…

Banka Müdürü çok mutludur. Özellikle bir süre önce borsada kaybettiklerini geri alabildiği için.

Buna “Fırsatları kullanmak” derler. Kazanmak için risk almak gerekir.

PEKİ, GERÇEK SOYGUNCULAR KİMLER ŞİMDİ?

10 Şubat 2013 Pazar

OYUN

Hayat daima bir oyun diyorum her zaman kendimi kandırmakla geçiyor belki yaşanacak en güzel günlerim.. neden bu şekilde olmak zorunda bilinmez insanlar korktukları şeyleri neden yalanlar ile örtmek ister neden daima korkuları yüzünden yenilmeye mahkumdur hayatlar. toz pembe umutlar saklıyken beynimizin en uç köşelerinde yasanması çok güzel senaryolar kuruluyken hayatta biz neden daima karanlığa mahkum ederiz umutlarımızı.neden geceler bizi öldürür. gündüzleri gülen yüzümüz neden yastığa mahkum olur gülücükler kaybolur yüzümüzden. oyuna neden devam edemeyiz geceleri kaybedişleri neden saklayamaz karanlıklar. acaba biz o karanlığa mahkum olmuştum yoksa. aşkı gök yüzünde ararken günesin sıcaklığında beklerken neden dolunayın asi ve sessizliğine mahkum ettik her şeyimi. nedeni bilinmez bir hayat sürmek zorunda bırakılırız daima bilmiyorum belkide bilmek istemiyorum korkularımdan dolayı. şu anda iki yıldır yazamayan ellerim kaleme küsmüş yüreğim şu anda neden bana bunları yazdırıyor yoksa bu aşk mı? yada en korkuncu bir yok oluş mudur? kimsenin olmaması mıdır hayatta. her gün eriyip bitiyor muyum acaba. kimin eseri bu kim beni bu hale sürükledi ve ben neden intikamımı alamıyorum bunlardan çünkü benim karanlığımda benden başkası kalmadı sadece ben ve karanlık düşlerim kaldı bu hayatta. teşekkürler güneşim beni terk edip gittiğin için......

6 Şubat 2013 Çarşamba

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK